Türkiye'nin yeni savaş uçağının lazer zaplı ısı güdümlü füzesi ilk testinde

Türkiye, savunma teknolojilerinde yeni bir eşiği daha geride bıraktı. ASELSAN’ın geliştirdiği YILDIRIM-100 Yönlendirilmiş Kızılötesi Karşı Tedbir (DIRCM) sistemi, havadan havaya ve karadan havaya atılan ısı güdümlü füzeleri lazer ışınıyla tespit edip rotasından çıkararak ilk canlı atış testlerinde başarılı oldu. Özellikle Türkiye’nin yerli beşinci nesil savaş uçağı KAAN için geliştirilen bu sistem, modern savaşın dinamiklerinde hayatta kalma ve üstünlük açısından kritik bir dönüm noktası oluşturuyor.

DIRCM sistemleri, savaş uçakları, helikopterler ve insansız hava araçlarını taşınabilir hava savunma sistemleri (MANPAD) gibi düşük maliyetli tehditlere karşı korumak üzere tasarlanıyor. Geleneksel işaret fişeği çözümlerinin, gelişmiş kızılötesi arayıcılı füzelere karşı etkinliğinin azalmasıyla birlikte, otonom çalışan ve hedef füzeyi lazerle “kör eden” bu sistemler yeni savunma standardı haline geliyor.

YILDIRIM-100’ün test başarısı ve teknolojik detaylar

ASELSAN’ın açıklamasına göre, YILDIRIM-100 testlerinde sistemin hava ve kara tabanlı tehditleri yüksek enerjili, çok bantlı lazer ışınıyla tespit edip izleyerek başarıyla etkisiz hale getirdiği doğrulandı. Canlı test görüntülerinde, sistemin gelen füzeyi otomatik olarak algıladığı, lazer ışınıyla füze başlığını şaşırtıp rotasından çıkardığı net bir şekilde görülüyor.

DIRCM sistemi tam otomatik modda çalışıyor ve 360 derecelik kapsama alanı sunuyor. Aynı anda birden fazla tehdide karşı savunma sağlayabiliyor. Sistemin çekirdeğinde hızlı izleme sensörü, yüksek güçlü lazer modülü ve çift başlı taret mimarisi bulunuyor. Ayrıca, elektronik kontrol ünitesi hem ultraviyole hem de kızılötesi tabanlı füze uyarı sistemleriyle entegre şekilde çalışarak tehdit algılamada üst düzey hassasiyet sağlıyor.

Platformun düşük güç tüketimi, kompakt boyut ve NATO standartlarıyla uyumlu açık mimari arayüzüyle hem yeni nesil hem de mevcut hava araçlarına kolayca entegre edilebileceği belirtiliyor. Bu da YILDIRIM-100’ü sadece KAAN için değil, farklı görev profillerine sahip platformlar için de ideal kılıyor.

KAAN ve YILDIRIM-300: Türk havacılığında gelecek vizyonu

Türkiye’nin milli savaş uçağı KAAN için ise daha da gelişmiş bir model olan YILDIRIM-300 üzerinde çalışmalar sürüyor. YILDIRIM-300, TUSAŞ’ın geliştirdiği ve düşük görünürlük, dahili silah taşıma ve ağ merkezli harp özellikleriyle dikkat çeken KAAN jetlerine entegre edilecek. KAAN’ın 2030’lu yılların başında seri üretime geçmesi planlanıyor ve böylece, Su-57’den sonra DIRCM kabiliyetine sahip dünyadaki ikinci savaş uçağı olacak.

DIRCM entegrasyonu, özellikle alçak irtifa operasyonlarında omuzdan atılan füzelere karşı uçağın hayatta kalma şansını büyük oranda artıracak. Ayrıca, yerli DIRCM sisteminin kullanılması, Türkiye’nin savunmada dışa bağımlılığını azaltırken, bu alandaki ihracat potansiyelini de güçlendirecek.

Stratejik olarak bakıldığında, KAAN ve YILDIRIM projeleri, Türkiye’nin hava muharebesinde tam bağımsızlık ve ileri teknolojilerde öncü olma hedefinin altını çiziyor. Türkiye, yeni nesil hava araçlarını, tamamen yerli ve milli savunma sistemleriyle birleştirerek hem sahada hem de uluslararası arenada önemli bir avantaj elde etmeyi hedefliyor.

Sonuç olarak, YILDIRIM-100 DIRCM sisteminin başarılı testleri ve KAAN’a entegre edilecek YILDIRIM-300’ün geliştirilmesi, Türkiye’nin modern savaşın gerektirdiği esnek ve etkili hava savunma çözümleri üretme konusundaki iddiasını bir kez daha ortaya koyuyor. Bu gelişmeler, Türk hava unsurlarının gelecekteki çatışmalarda daha güvenli ve etkili hareket edebilmesine önemli katkı sağlayacak.