Merih KARAAĞAÇ
Merih, 5 yıldır teknoloji alanında editörlük yapıyor. Bilim, yapay zeka, donanim ve mobil teknolojiler konusundaki yazıları düzenliyor. Bilim ve yapay zeka konularında uzmanlaşmış.
Farelerde genetik bir anahtarın kullanılmasıyla dış kulak tamamen yenilendi; bu bulgu, insan organlarının onarımı için umut vadediyor.
Bilim insanları, genetik düzeyde müdahale ederek farelerin hasarlı dış kulaklarını tamamen onarmayı başardı ve bu, insan organ yenilenmesi konusunda yeni bir umut doğurdu. Pekin Ulusal Biyolojik Bilimler Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmada, özellikle A vitamini türevi olan retinoik asit molekülüne odaklanıldı. Araştırmacılar, retinoik asit eksikliğinin farelerde kulak kepçesi rejenerasyonunu engellediğini tespit etti ve bu molekülün takviyesiyle veya sentezini artıran bir enzimin aktive edilmesiyle, kaybolan dokuların – deri, kıkırdak, kaslar ve yağ dâhil – tamamen onarılmasını sağladılar.
Retinoik asit, hücre gelişimi ve doku onarımında kritik bir rol oynuyor. Çalışmada, retinoik asidin yetersiz üretiminin farelerde dış kulak yenilenmesini engellediği ortaya kondu. Dışarıdan retinoik asit verilmesi veya ilgili enzimi kodlayan genin aktive edilmesi, farelerin evrimsel süreçte kaybettikleri rejenerasyon yeteneğini yeniden kazandırdı. Araştırmacılar, “evrimsel olarak engelli bir genetik anahtarın” etkinleştirilmesinin rejenerasyonu başlatmak için yeterli olduğunu belirtti.
Elde edilen başarı, yalnızca farelerin kulak dokularının tamamen onarılmasıyla sınırlı kalmadı. Bu süreçte, Stereo-seq adı verilen gelişmiş bir “yaşam kamerası” teknolojisi kullanıldı. Bu teknoloji sayesinde, rejenerasyon sırasında hücre değişimleri ve gen ifadeleri ayrıntılı biçimde haritalandı ve iyileşmenin moleküler düzeyde nasıl işlediği ilk kez net bir şekilde gözlemlendi.
Araştırmada ilk olarak kulak kepçesi seçildi çünkü farklı doku türlerinden oluşsa da, gözlemlenmesi ve üzerinde çalışılması daha basit bir organ olarak öne çıkıyordu. Başlangıçta çok sayıda farklı gen tek tek test edildi; fakat hiçbiri olumlu sonuç vermedi ve bazı genler, dokudaki hasarı daha da artırdı. Sonunda, retinoik asit sentezini sağlayan ve Aldh1a2 olarak bilinen genin aktive edilmesiyle çözüm bulundu. Böylece, dışarıdan retinoik asit sağlanarak ya da bu genin tetiklenmesiyle farelerde tam doku onarımı gerçekleştirildi.
Bu buluş, evrimsel süreçte bazı canlıların neden organ yenileme yeteneğini kaybettiğine dair yeni ipuçları sunuyor. Araştırmacılara göre, farklı türlerde ve organlarda rejenerasyonun başarısızlığı, genetik düzeyde “kapalı” olan anahtarların yeniden aktif hale getirilmesiyle aşılabilir. Şu anda ekip, diğer organlardaki benzer genetik tetikleyicileri de tanımlamaya çalışıyor ve her organın kendi özel anahtarına sahip olabileceği fikri öne çıkıyor.
Farelerde elde edilen bu başarı, insan organ yenilenmesi için umut vadetse de, önlerinde hâlâ önemli engeller var. İnsan organları, farelere kıyasla çok daha büyük ve karmaşık yapıda olduğu için, aynı genetik anahtarların insanlarda tam olarak işe yarayıp yaramayacağı kesin değil. Yine de araştırmacılar, bu deneylerin organ rejenerasyonu için bir “ilke kanıtı” olduğunu ve ilerleyen yıllarda insanlarda da benzer yöntemlerin geliştirilebileceğini düşünüyor.
Genetik anahtarların doğru şekilde belirlenmesi ve kullanılması, bir gün böbrek, karaciğer, kalp gibi kompleks insan organlarının da kendini onarabilmesinin yolunu açabilir. Ancak bu noktaya ulaşmak için hem temel bilimsel anlayışın hem de teknolojik araçların gelişmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, farelerde genetik bir anahtar kullanarak kulak dokusunun yeniden büyütülmesi, insanlarda doku ve organ yenilenmesinin önündeki en büyük engellerden birini aşmaya bir adım daha yaklaşıldığını gösteriyor. Rejeneratif tıp alanında heyecan verici yeni bir döneme giriliyor ve gelecekte insanlarda da bu tür bir organ onarımının mümkün olup olmayacağını zaman gösterecek.
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.