Merih KARAAĞAÇ
Merih, 5 yıldır teknoloji alanında editörlük yapıyor. Bilim, yapay zeka, donanim ve mobil teknolojiler konusundaki yazıları düzenliyor. Bilim ve yapay zeka konularında uzmanlaşmış.
Beyindeki düşünceleri kelimeye dönüştüren yeni arayüz, iletişimde devrim yaratıyor.
Stanford Üniversitesi’nde geliştirilen yeni beyin-bilgisayar arayüzü, insanın kafasında kurduğu kelimeleri doğrudan çözümleyebiliyor. Önceki teknolojiler genellikle kişinin sesli konuşma girişimlerinden yola çıkarken bu sistem, yalnızca düşünce aşamasındaki kelimeleri bile tanıyabiliyor. Çalışmaya, amyotrofik skleroz ve beyin sapı felci nedeniyle konuşma yetisini kaybetmiş dört kişi katıldı. Katılımcıların motor korteksine yerleştirilen elektrot dizileri, konuşma ve hareketle bağlantılı sinirsel aktiviteleri kaydetti. Bu veriler, sinir ağları aracılığıyla fonemlerle eşleştirilerek kelimelere dönüştürüldü. Araştırmacılar, %74’e varan doğruluk oranı ile ilk kez sessiz konuşmanın doğrudan beyinden okunabileceğini gösterdi.
Bu gelişme, ağır motor ve konuşma bozukluğu yaşayan bireyler için umut verici bir adım olarak görülüyor. İç konuşmanın, sesli okumaya göre daha zayıf bir sinyal oluşturmasına rağmen sistem bu farklılıkları ayırt edebildi. Stanford Üniversitesi’nden sinirbilimci Erin Kunz, bu yöntemin iletişimi daha doğal ve zahmetsiz hale getirebileceğini belirtiyor. Sessiz konuşma, felçli bireylerin yorucu çaba harcamadan iletişim kurmasını sağlayabilir. Ayrıca bu yöntem, nefes alma zorlukları veya kas yorgunluğu gibi ek engelleri de ortadan kaldırabilir. Profesör Frank Willett ise bu ilerlemenin, konuşma yetisini kaybetmiş kişilere bağımsızlık kazandıracağını vurguluyor.
Sistem yalnızca istenilen düşünceleri çözmekle kalmıyor, aynı zamanda istem dışı sinyalleri filtreleyebilecek güvenlik yöntemleri de barındırıyor. Araştırma sırasında, katılımcıların hayal ettikleri dışında kelimeler de zaman zaman çözümlenebildi. Bu durum, geliştiricileri bir tür zihinsel kilit sistemi eklemeye yöneltti. Belirlenen bir parola düşünülene kadar arayüz devreye girmiyor. Örneğin “chitty chitty bang bang” ifadesi, testlerde %98 oranında yanlış kod çözümünü engelledi. Böylece sistem yalnızca kullanıcının bilinçli tercihiyle çalışarak güvenliği artırmış oldu.
Bu yenilik, gelecekte insan düşüncelerinin teknolojiyle nasıl bütünleşeceğini gösteren güçlü bir işaret niteliğinde. Stanford ekibi, dil temelli beyin-bilgisayar arayüzlerinin bir gün konuşma kadar özgür ve doğal bir iletişim aracı olabileceğine inanıyor. Eğer bu teknoloji daha da geliştirilirse, düşünceyle yazı yazmak, konuşmak ya da cihaz kontrol etmek mümkün hale gelecek. Günlük yaşamda telefon kullanmadan mesaj göndermek ya da bilgisayarda yazı yazmak sıradan bir deneyim olabilir. Şu an için deneysel aşamada olsa da, sonuçlar insanlık için devrimsel bir iletişim çağına kapı aralıyor. Bu da beyin teknolojilerinin sadece tıbbi değil, sosyal hayatta da dönüşüm yaratabileceğini kanıtlıyor.
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.