__temp__ __location__

ABD süpersonik uçuş yasağını kaldırdı

Amerika Birleşik Devletleri, yaklaşık yarım asırdır uyguladığı süpersonik uçuş yasağını kaldırarak havacılık tarihinde yeni bir dönemi başlattı.

ABD süpersonik uçuş yasağını kaldırdı

Süpersonik uçuş, ses hızını aşan (Mach 1 ve üzeri) hızlarla yapılan hava yolculuğunu ifade eder. Bu teknoloji ilk kez 20. yüzyılın ortalarında geliştirildi ve Concorde gibi uçaklarla ticari seferlerde kullanıldı. Ancak ses patlaması (sonic boom) adı verilen ve yer seviyesinde şiddetli ses dalgalarına neden olan etki, ciddi çevresel ve toplumsal şikâyetlere yol açtı. Bu nedenle 1973 yılında ABD, sivil hava sahasında süpersonik hızlarda uçuş yapılmasını yasakladı. Karar, Concorde’un ABD içi rotalarda faaliyet göstermesini de sınırlamış ve süpersonik yolculukların sona ermesine neden olmuştu.

Yasak sadece ses hızını aşan uçuşları değil, aynı zamanda bu teknolojinin geliştirilmesini de dolaylı olarak durdurdu. Çünkü ticari kullanım alanı olmayan bir teknolojinin özel sektör tarafından desteklenmesi beklenemezdi. Bu süreçte Boeing ve Lockheed Martin gibi firmaların süpersonik projeleri ya rafa kaldırıldı ya da sadece askeri kullanım için geliştirildi. Ancak günümüzde gelişen malzeme bilimi, aerodinamik tasarım ve çevresel farkındalık sayesinde ses patlaması etkisini azaltan çözümler ortaya çıkmaya başladı. İşte ABD’nin yasağı kaldırması, bu teknolojilerin artık yeterince olgunlaştığını düşündüğünü gösteriyor.

Yeni karar ne anlama geliyor?

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), yaptığı açıklamada, ses duvarını aşan uçuşlara ilişkin yasağın kaldırıldığını ve yeni sertifikasyon kriterlerinin belirlendiğini duyurdu. Bu karar, özel firmaların süpersonik uçak geliştirmesini ve bunları sivil uçuşlarda kullanmasını mümkün kılıyor. Ancak yeni yönetmeliklerle birlikte her süpersonik uçağın FAA tarafından sıkı denetime tabi tutulacağı da belirtildi. Yani süpersonik uçuşlar artık serbest ama tamamen kontrolsüz değil. Bu da hem inovasyonu teşvik edecek hem de kamu güvenliği ve çevresel etkiler göz önünde bulundurulacak.

Bu kararın en büyük etkisi, uzun mesafeli uçuş sürelerinin ciddi şekilde kısalması olacak. Örneğin New York – Londra hattı süpersonik uçaklarla 3,5 saate kadar düşebilir. Bu durum iş dünyasından turizme kadar pek çok alanda değişim yaratabilir. Ayrıca süpersonik uçak projelerine yatırım yapan girişimlerin önü açılmış oldu. Özellikle Boom Supersonic, Hermeus, Exosonic gibi firmalar, bu kararı yıllardır bekliyordu. Şimdi prototiplerini test etmek ve lisans almak için yasal bir zemin kazanmış durumdalar.

Hangi firmalar öne çıkıyor?

ABD'nin yasağı kaldırmasıyla birlikte süpersonik uçuş yarışında öne çıkan bazı şirketler var. En dikkat çeken isimlerden biri Boom Supersonic. Şirket, “Overture” adını verdiği yolcu uçağı projesiyle 2029 yılına kadar ticari uçuşlara başlamayı hedefliyor. Overture, 65 ila 80 yolcu kapasitesiyle çalışacak ve ses hızını aşarak kıtalararası uçuşları daha kısa sürede gerçekleştirecek. Boom, ayrıca karbon nötr yakıtlarla uçmayı hedefliyor ve çevresel etkileri minimumda tutma sözü veriyor. United Airlines, bu uçaklardan 15 adet sipariş verdiğini daha önce duyurmuştu.

Bir diğer dikkat çeken firma Hermeus. Bu şirket, hipersonik (Mach 5+) uçuşlara odaklanıyor ve hem askeri hem de sivil kullanım için prototipler geliştiriyor. Exosonic ise özellikle düşük ses profiline sahip uçaklar üzerine çalışıyor. Bu sayede yer seviyesinde duyulan ses patlamalarını minimize etmeyi amaçlıyor. Ayrıca Lockheed Martin ve NASA da X-59 QueSST projesiyle bu yarışta yer alıyor. Bu uçak, ses patlaması yaratmadan süpersonik hızlara ulaşabilen ilk tasarımlardan biri olmayı hedefliyor. Tüm bu projeler, süpersonik uçuşun geleceğinin artık yalnızca teorik olmadığını gösteriyor.

Çevresel ve toplumsal etkiler

Yasak yıllar önce çevreye olan etkiler nedeniyle getirilmişti; dolayısıyla kaldırılması, benzer tartışmaları yeniden gündeme taşıyor. Süpersonik uçuşlar daha yüksek yakıt tüketimi, daha fazla karbon salınımı ve ses kirliliği gibi sorunlar doğurabilir. Ancak yeni nesil süpersonik uçaklar, bu sorunlara teknolojik çözümler geliştirmek için tasarlanıyor. Örneğin, gelişmiş aerodinamik tasarımlar sayesinde ses patlaması etkisi yönlendirilebiliyor veya yer seviyesine ulaşmadan dağıtılabiliyor. Ayrıca sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) kullanımı, karbon ayak izini azaltmak adına temel bir strateji olarak görülüyor.

Toplumsal anlamda ise süpersonik uçuşlar, ulaşımda “hız ayrıcalığı” tartışmasını yeniden doğurabilir. Bu uçuşlar başlangıçta sadece yüksek gelir grubuna hitap edecek gibi görünüyor. Ancak zamanla teknoloji ucuzladıkça, daha yaygın hale gelmesi bekleniyor. Yine de gürültü, havaalanı altyapısı ve yolcu güvenliği gibi konularda toplumun bilgilendirilmesi ve katılımı önemli. FAA, bu konuda kamuoyu bilgilendirme kampanyaları başlatacağını duyurdu. Böylece süpersonik uçuşlar hem teknolojik hem de sosyal bir dönüşüm sürecine dahil edilmiş olacak.

Uluslararası hava trafiğine etkisi ne olur?

ABD’nin yasağı kaldırması sadece ülke içi hava trafiğini değil, küresel havacılık düzenini de etkileyecek. Süpersonik uçaklar yeniden hizmete girerse, rotalar yeniden çizilecek, hava sahası düzenlemeleri değişecek ve hava trafik kontrol altyapıları güncellenecek. Özellikle Kuzey Atlantik rotası üzerinde ciddi bir trafik yoğunluğu bekleniyor. Avrupa Birliği ve Kanada gibi ülkelerin de benzer düzenlemelere gitmesi kaçınılmaz olabilir. Zira süpersonik uçuşların sadece ABD hava sahasında değil, uluslararası rotalarda da geçerli olması gerekiyor.

ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) bu konuda yeni kurallar geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca pilot eğitiminden kabin basınç dengelemelerine kadar birçok teknik standardın güncellenmesi gerekecek. Süpersonik uçakların iniş-kalkış pistleri, acil durum protokolleri ve bakım altyapıları da özel olarak tasarlanmalı. Bu, büyük havaalanları için ciddi bir altyapı yatırımı anlamına geliyor. Kısacası bu karar, sadece teknoloji firmalarını değil, tüm havacılık ekosistemini ilgilendiriyor.

Gelecek senaryoları ve beklentiler

Süpersonik uçuşların geri dönüşü, sadece hız değil; zamanın farklı kullanımı anlamına da geliyor. Örneğin bir iş insanı sabah New York’tan kalkıp Londra’da toplantı yapıp akşam evine dönebilir. Bu durum, küresel iş dünyasının hızını ve verimliliğini yeniden tanımlayabilir. Ayrıca lüks turizm, VIP taşımacılığı ve özel havacılık sektörlerinde de ciddi bir büyüme öngörülüyor. Süpersonik teknolojilerin zamanla hipersonik uçuşlara dönüşmesi ise ulaşımın sınırlarını yeniden çizebilir.

Ancak tüm bu vizyonlar, teknolojinin beklenen düzeyde verimli, güvenli ve ekonomik olup olmayacağına bağlı. Yüksek maliyet, ilk etapta bu uçuşları sınırlı bir kitleyle buluşturabilir. Ayrıca sivil havacılık güvenliği açısından yeni tehdit analizlerinin yapılması gerekiyor. Yine de süpersonik uçuşun yeniden gündeme gelmesi, havacılığın durgunlukta olduğu bir dönemde sektöre heyecan ve yatırım çekme potansiyeli taşıyor. ABD'nin yasağı kaldırması, bu süreci resmen başlatan ilk büyük adım oldu.

Paylaş:
Merih KARAAĞAÇ
Merih KARAAĞAÇ

Merih, 5 yıldır teknoloji alanında editörlük yapıyor. Bilim, yapay zeka, donanim ve mobil teknolojiler konusundaki yazıları düzenliyor. Bilim ve yapay zeka konularında uzmanlaşmış.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.