Tesla, Amerika Birleşik Devletleri’nde görülen bir dava sonucunda, Autopilot sisteminin neden olduğu ölümcül kazada kısmi sorumlulukla suçlu bulundu. Florida'da görülen davada jüri, Tesla'yı yüzde 33 oranında kusurlu buldu. Bu karar, yalnızca Tesla için değil, tüm otonom sürüş sistemleri geliştiren otomobil üreticileri için de ciddi bir emsal teşkil ediyor. Mahkeme, mağdurlara 129 milyon dolar tazminat ve 200 milyon dolar cezai tazminat verilmesine hükmetti. Bu da Tesla'nın toplamda yaklaşık 243 milyon dolara kadar ödeme yapabileceği anlamına geliyor.

Kaza nasıl gerçekleşti?
Nisan 2019’da, George McGee adlı sürücü Tesla Model S aracını Autopilot modunda kullanırken telefonunu düşürdü ve dikkatini yoldan ayırdı. Aracın, bir T kavşakta bulunan dur işaretini fark edememesi sonucu araç, park halindeki Chevrolet Tahoe’ya çarptı. Bu esnada aracın yanında bulunan 22 yaşındaki Naibel Benavides hayatını kaybederken, erkek arkadaşı Dillon Angulo ciddi şekilde yaralandı.
Kazadan sonra McGee, dikkatsiz sürüş nedeniyle suçlandı ve davacılarla uzlaşmaya vardı. Ancak Tesla, sorumluluğu reddettiği için dava mahkeme sürecine taşındı. Jüri, Autopilot sisteminin pazarlanmasında tüketicilerin yanıltıldığına hükmederek Tesla'yı kısmi sorumluluğa mahkûm etti.
Tesla’nın savunması başarısız oldu
Tesla, her zaman olduğu gibi savunmasını sürücünün hatasına dayandırdı. Şirketin avukatları, McGee'nin hız yaptığı ve ayağı gaz pedalındayken telefona uzandığı sırada Autopilot’un devre dışı kaldığını savundu. Tesla’ya göre, kazada tek sorumlu sürücüydü. Ancak jüri, bu savunmayı ikna edici bulmadı. Özellikle McGee’nin, “Araç hata yaptığımda devreye girecek sanmıştım” şeklindeki ifadeleri, Tesla'nın sistemini olduğundan daha yetenekli göstermiş olabileceği iddialarını destekledi.
Davacı taraf, Tesla'nın Autopilot’u yalnızca otoyollarda kullanılmak üzere tasarlamasına rağmen bu kullanım alanını sınırlamadığını, üstüne üstlük Elon Musk’ın Autopilot’un insanlardan daha iyi araç kullandığını iddia ettiğini vurguladı. Bu pazarlama yaklaşımı, jüri üzerinde etkili oldu.
Karar sektörde ne anlama geliyor?
Bu dava, Tesla'nın ADAS (gelişmiş sürücü destek sistemleri) teknolojilerinin karıştığı ilk ölümcül kazayla ilgili verilen ilk jüri kararı olması bakımından oldukça önemli. Daha önce benzer iki davayı Tesla, gizli anlaşmalarla sonuçlandırmıştı. Ancak bu davada şirket anlaşmaya yanaşmayınca, olay mahkemeye taşındı ve net bir karar alındı.
Karar, Tesla'nın sürücüsüz araç teknolojilerini pazarlama biçiminin gelecekte daha sık sorgulanmasına neden olabilir. Özellikle Kaliforniya Motorlu Araçlar Dairesi’nin (CA DMV) Tesla’ya karşı yürüttüğü benzer içerikli davalarda da bu kararın etkisi olabilir. Artık sadece teknik yeterlilik değil, sistemlerin nasıl pazarlandığı ve kullanıcı beklentilerinin nasıl şekillendiği de hukuki olarak masaya yatırılıyor.

Tesla temyize hazırlanıyor
Tesla, verilen kararın hatalı olduğunu savunarak temyize gitmeye hazırlanıyor. Şirketten yapılan açıklamada, “Bu karar, otomotiv güvenliğini geriye götürür. Sadece Tesla değil, tüm sektörün hayat kurtaran teknolojiler geliştirme çabası zarar görür” ifadeleri kullanıldı. Şirket, sürücünün kendi hatasını kabul ettiğini ve hiçbir otomobilin 2019’da böyle bir kazayı önleyemeyeceğini savundu.
Ancak jüri, bu savunmayı yeterli görmedi. Çünkü Tesla, Autopilot sisteminin kapasitesi hakkında kamuoyunda farklı bir algı oluşturmuştu. Bu algı, kullanıcıların sisteme fazla güvenmesine ve sürüş sırasında dikkatlerini yoldan ayırmalarına neden olabiliyor.
Otonom sürüş geleceği için dönüm noktası
Bu dava sadece Tesla’yı değil, tüm otonom sürüş teknolojileri geliştiren firmaları ilgilendiriyor. Kararın ardından benzer şikayet ve davaların artması bekleniyor. Artık üreticiler, sistemlerinin teknik kapasitesini sadece geliştirmekle kalmayıp, kullanıcıya nasıl sunduklarını da yeniden değerlendirmek zorunda kalacaklar.
Sürücü destek sistemlerinin bir “pilot” değil sadece bir “yardımcı” olduğu, hem hukuki hem teknik olarak daha net tanımlanmalı. Bu dava, otonom sürüşün sadece yazılım değil, sorumluluk, iletişim ve kullanıcı eğitimi alanlarında da ne kadar büyük bir sorumluluk gerektirdiğini gözler önüne seriyor.