Nikola Tesla’nın kablosuz enerji hayali gerçek olabilir mi?

1900’lü yılların başında, Sırp asıllı Amerikalı mucit Nikola Tesla, New York Long Island’daki devasa yapısı Wardenclyffe Kulesi’nin önünde duruyordu. Tesla’nın amacı, dünyaya kablosuz elektrik iletimi yapabilecek bir sistem kurmaktı—enerjinin kablolar olmadan, herkese ücretsiz ve sınırsız biçimde ulaşabileceği bir gelecek hayali kuruyordu.

Ancak bu vizyon hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmedi. Bugün ise şu soru yeniden gündemde: Tesla’nın "bedava enerji" hayali, günümüz teknolojisiyle mümkün olabilir mi?

Tesla’nın Bedava Enerji Vizyonu Neydi?

Tesla’nın fikri, Dünya’nın doğal iletkenliğini kullanarak elektriği atmosfer yoluyla iletmek üzerineydi. Ona göre yüksek frekanslı elektrik akımları üretilerek bu enerji, dünyanın herhangi bir yerindeki cihazlara kablosuz olarak aktarılabilirdi.

Bu hayalin somutlaşmış hali olan Wardenclyffe Kulesi, tüm insanlığa sınırsız enerji sağlamayı amaçlayan bir projeydi.

Günümüzdeki Araştırmalar ve Gerçeklik

Tesla’nın bu yenilikçi yaklaşımına rağmen, kablosuz ve sınırsız enerji iletimi fikri hâlâ büyük teknik zorluklar barındırıyor. Günümüz fiziği, kablosuz enerji iletiminin kısa mesafelerde—örneğin cep telefonlarının şarj pedleriyle—mümkün olduğunu kabul ediyor. Ancak mesafe uzadıkça verimlilik büyük oranda düşüyor.

Bunun nedeni, enerjinin yayıldıkça geniş bir alana dağılmasıdır. Ters kare yasası (inverse-square law) gereği, enerji kaynağından uzaklaştıkça yoğunluğu azalır; yani uzak mesafelere enerji göndermek neredeyse imkânsız hale gelir.

Bu sorunun aşılması için enerjinin yönlendirilmesi (örneğin lazerler gibi), foküslenmesi veya yeni fizik kuramlarının geliştirilmesi gerekir.

Bugün bazı araştırmalar, ortamda bulunan radyo frekanslarını enerjiye dönüştürme gibi yöntemlerle düşük güçte enerji elde etmeye çalışıyor. Ancak bu yöntemler yalnızca sensörler gibi düşük enerji tüketen cihazlarda işe yarayacak kadar verimlidir.

Tesla’nın Enerji Hayali ile Karanlık Enerji Arasındaki Fark

Tesla’nın "bedava enerji" anlayışı ile modern kozmolojideki "karanlık enerji" kavramı, her ikisi de keşfedilmemiş güç kaynakları gibi görünse de bilimsel olarak tamamen farklıdır.

Tesla, Dünya’nın elektromanyetik özelliklerinden yararlanarak enerji üretmeyi hayal etmişti. Güneş ışığı, atmosferdeki elektrik ve iyonosfer gibi fiziksel, gözlemlenebilir kaynaklardan enerji elde edilip kablosuz olarak tüm dünyaya aktarılabileceğini düşünüyordu.

Öte yandan karanlık enerji, evrenin genişlemesini hızlandırdığı düşünülen, doğrudan madde veya radyasyonla etkileşime girmeyen, doğası hâlâ çözülememiş bir enerji biçimidir. Evrenin toplam enerji içeriğinin yaklaşık %68’ini oluşturan bu enerji, bilinen hiçbir teknolojiyle elde edilemez veya kullanılamaz.